Kuzey kutbunun hep üstündesin, pusulam seni gösterir her zaman. Hey ya hey ya heya hey, o hey. Ağaçlar Kuleli Şatolara dönüşür.

11 Şubat 2016 Perşembe

Ayıcığın kıyafetleri







Mevsime uygun bir de kıyafeti olsun dedim :) Yağmurluk ile küçük bir askılı pantolon tasarladım küçük ayıcığımıza :)

sevgilerimle

9 Şubat 2016 Salı

Oyuncak ayı diktim :)


İnternetteki 'teddy bear'kalıplar aklımı öyle bir karıştırdı ki, çıkamadım işin içinden :)) Ben de kafama göre kesip biçtim. Kumaşı geçen hafta almıştım..bir kısmını yelek yapımında kullanmayı düşünüyorum, astar niyetine.

Oyuncak ayının yapımı çok basit. Kes ve dik. Kendimi Frankenstein gibi hissettim :)) Kocaman parçaları birbirine dikip, birleştirmek çok tuhaf bir his :) sonuç: Harika. Ayımıza uygun bir göz bulursam daha da güzel olacak. Yavuz'un tepkisi: 'Anneee bununla uyuyabilir miyim' oldu :)









sevgilerimle :))

8 Şubat 2016 Pazartesi

Dokuz gün/Gilly Macmillan


Dokuz gün romanından bahsetmek istiyorum biraz...

Kitap gerilim türü aynı zamanda bir uyarı niteliği taşıyor. Herşey bir anlık...bir var, bir yok.

Roman, ormanda başlıyor..

Oğlunuzla ormana gezintiye çıkıyorsunuz. Bir elinizde fotoğraf makinası var...doğayı fotoğraflamayı seviyorsunuz. 8 yaşındaki oğlunuz 'annecim, ben önden gidebilir miyim? parkta seni beklerim' diyor..Orman her zaman gittiğiniz orman..park 5 dakikalık bir mesafede..beraber gidelim deseniz de, çocuğunuz sizi dinlemiyor. Çocuk..,içi kıpır, kıpır..mecburen tamam diyorsunuz. O sırada telefonunuz çalıyor..kardeşiniz telefonda..onunla 5 dk. konuşuyorsunuz. Park yerine ulaştığınızda oğlunuz ortalıkta görünmüyor..saklanmıştır..öyle değil mi? Çocuklar annelerine şaka yapmayı sever..sesleniyorsunuz..ses yok. İçiniz huzursuz oluyor..tekrar sesleniyorsunuz 'annesini bırakıp, eve gitmiş olabilir miiiii'...'en sevdiğin ayıcığı kime versem acabaaaa'..ses yok..sessizlik! Oğlunuz kayıp..deli gibi ormanın içine koşturup aramaya başlıyorsunuz...polisler geliyor, arama çalışmaları..sonuç? - oğlunuz gözünüzün önünde kaçırılmış!
Kaybolan çocukları bulmak için ilk 1-3 saat çok önemliymiş...

Sonrası?...anne vicdan azabı çekiyor, baba kendini suçluyor..basın anneyi suçluyor..anne yılmıyor. Evlat bu...

iyi okumalar

Boyama ayakkabı: Güneş bebeğin annesine


Ayakkabının üzerine Güneş resmi çizmem istendi, ben de çizdim :) Güneş bebeğin doğum günü için yapıldı. Güle güle kullanmanız dileğiyle..

Karavanla 2 gün


Merhaba :)

Sömester tatilini iyice dinlenerek, kısa gezintiler yaparak bitirmiş bulunuyoruz. Yavuz (en küçüğü, 8 yaş) dünden beri çok heyecanlıydı. Bu sabah 6.00'da uyanıp, yarım kalan kitabını okuyup bitirdi :) 5 kitap okuması gerekiyordu..3 tane okuyabildi. Okuduğu kitaplar : 1. Prens Mira'nın Gizemi, 2. Çılgın dedemin zaman makinesi Telgrafın buluşu ve 3. Büyük Atatürk'ten küçük öyküler 1. 3. kitabı çok sevdi.  Atatürk'ün Foks adındaki köpeği ilgisini çekti :)
Dinçer lise sonda..herkes harıl harıl YGS'ye çalışıyor...benim oğlum YLS'ye çalışıyor. Kendi haline bıraktım.
Polat'ta mutlu mutlu uyuyor :)
Allah'tan tüm çocuklarımıza zihin açıklığı diliyorum, hiçbirinin emeği boşa gitmesin. Dualarım, iyi dileklerim sizlerle.



1 aydır annem bizimleydi. Evinin tadilat işleriyle uğraştık. Ustaları kızdırdık :) daha doğrusu annem kızdırdı. Buradaki işlerin, avrupa'daki gibi sorunsuz, aksilik çıkmadan yürümeyeceğini hala öğrenemedin mi annem? Annemin kafasını kurcalayan ve sinirlendiren durum: Usta ve adamları gelmiş, hepsi çalışıyor usta niye tembellik ediyor? Sadece emir vermekle olmaz! Sen de çalışacaksın :) Annecim boşver :))) tam iş sırasında elektrikler kesilir...4 saat elektrik yok! Karşımızdaki fırın jenaratörü çalıştırmış..bir tek onda elektrik var. Annem ustaya; Sizin jenaratörünüz nerede? Usta; yok anne! Annemi tutamadık..gitti jenaratör aramaya, bulamadan geldi. Allahtan yarım saatliğine elektrikler gelip gitti de işlerini hallettiler. İşçilerin eli çabuk ve işinin ehli insanlardı. Annem ustanın ayakta dikilmesine kızdı. Kardeşim elektrik bölümünü okudu. Senelerdir elektrik sektöründe çalışıyor, İsviçre'de kendi şirketini kurdu. Onların ekibi profesyonel..helikopterle spor sahasına direk monte ediyorlar, havuz inşaatında vb. bulunuyorlar..ellerinden herşey geliyor. Yenilikleri takip ediyorlar. Nisan ayında tekrar gelecek annem..ustayla işi bitmedi hala :) benim evime giren 'ustaları' görseydin annecim...şansıma geçen sene iyilerine denk geldim. Düz tavanı alçı çekerek yamultan ustalar..banyonun penceresini yeniletirsin..pencereyi biraz daha zorlasaymış baklava deseni çıkacakmış ortaya! burası niye yamuk usta? duvar yamuuuukkk :)) en nefret ettiğim cevap. Duvar yamukmuş..gözün yok mu senin?

2 günlüğüne tatile kaçalım dedik..annem'e bizimle gelmesi için ısrar ettim, gelmedi. Soğuk yerleri sevmiyor. 70 yaşında annem ama maşallah dinç, yanakları hep kırmızdır annemin..cildi çok güzeldir. Arada bir bacakları ağrıyor..uzun yürüyüşlere gelemiyor. Ne zaman bize gelse uzanıp yatmayı seviyor. Bende yatmasını istemiyorum. Evde tekerlekli sandalye bulundurmak istiyorum. Uzun yürüyüşlerimizde rahat oluyor, onu da yanımda gezdirmeyi seviyorum. Eltimi aradım..biz yokken annemi yanlız bırakmasınlar diye ricada bulundum. Sağ olsun biz gittikten sonraki gün uğramışlar bizim eve, oturup sohbet etmişler annemle :) dışarıya çıkarmak istemişler..annem oturun ben size çay yaparım demiş :)) annem işte...biz yokken biraz kafa dinlemiştir :)


Evet, gelelim 2 günlük maceramıza :)
Karavan kiraladık. Mehmet bey'den (Casavan) teslim aldık karavanımızı. Karavanımız 6 kişilik, 4 tonluk bir araç ( biz ve yükümüzle 5 ton ). Neler almadım ki yanıma...yolda kalırsak kürek, Türk bayrağı, kar kıyafetlerinin yedeğinin yedeği, kışlık kıyafetler, esnek sağlam şeffaf 1kg poşet ( ayakkabılarda ıslanmalara karşı ) örtüler, yorganlar, yastıklar, battaniyeler (hepsini bir gün öncesinden yıkadım), bulaşık sabunu ve süngeri, 20'li paket sarı temizlik bezi, şampuan, sabun, sıvı sabun, diş macunu, ıslak tuvalet kağıdı, tuvalet kağıdı, diş fırçası, ajax yer silme, çaydanlık, tencere, tava ve diğer mutfak gereçleri, çekiç, çivi, tornavida, sivri uçlu tornavida, ip, çakılar, mumlar, el fenerleri, su, içeçek, yiyecek, tüp, mangal, çıra vs. kitap, çocuklar için : ping pong, glow stickler, bir kızak (diğer kızakları kiraladık) ilk yardım malzemesi, ağrı kesici, bir rulo soba bandı, vs. vs. :),


Karavanın bagajı çok büyük, orayı da depoladık. Araç çok kullanışlı..hiç inanmazdım. Kimse kimseye sıkıntı vermedi o küçücük alanda. O kadar yükü nasıl sığdırdık..ve bir o kadar daha yük alırmış diye düşünmeden edemiyorum (onunda bir taşıma sınırı vardır elbet). Yemek yapma çok zevkliydi. İstanbul'da sabah kalkmakta zorlanan ben, burada sabahın 4'ünde ayaktaydım :) Kapıyı açar açmaz doğanın o muhteşem güzelliğine 'merhaba' demek..ağaçlardan, gökyüzünden bahsediyorum :) bambaşka bir duygu, yaşadığımı o an hissettim. Çocuklara gün doğumunu gösterdim..gökyüzünün renklerini izlediler.






Yıldızları izlemek...

 Gün doğumu...

 uykudan yeni kalkanlar :)









Asıl yerleşmek istediğimiz yer Kuzuyaylasıydı. Arabayı o yokuşa çıkartamadık. Yanımızdaki tesisten zincir satın alalım dedik..Zincirler küçük geldi. 4x4 aracınız varsa sorun yok..arabayla çıkmayı çok deneyen oldu (biz de dahil) mümkün değil. Mecburen kuzuyaylasının girişine park ettik..ama benim aklım yukarıda kaldı...
Ertesi gün rotamız Kuzuyaylası oldu. Yürümek güzeldir :)





Şu izler de epey tedirgin etti bizi! Çocukluğumda öğretmenimiz bizi sık sık orman gezilerine, doğa gezilerine götürürdü bizi. Hatta hava biraz sıcak olsun, dersi bölüp 'haydi ormana yürüyüşe' derdi Hr. Willy. Buzulların üzerinde bile yürüttü bizi (Aletschgletscher)! Doğada hiçbir şeyden korkmazdık...Türkiye'de durum farklı. İlkin eşimin asker arkadaşı korkuyu saldı üzerimize :) Kuzuyaylasında kurtlar var dedi..köylüler onlara 'canavar' diyormuş...Tesistekiler ayı var dedi! Ormanın belli yerlerini kameralar yerleştirmişler...görüntülerde sık sık ayıya rastlıyorlarmış. Yanımızda mızıka vardı..yürürken çalın dedim :)) şarkı söyleye söyleye çıkıyoruz yukarıya. Yaban domuzu bölgesine gelmişiz.Tabela koymuşlar burası Yaban domuzu bölgesi diye...Yavuz başladı ağlamaya, geri dönelim diye. Deli olacam :) Tabelanın önünde fotoğraf çekildik..bir baktım bizim grup dağılıyor. Kızaklara oturmuşlar geri dönüyorlar. Eşimde onlarla birlikte :) Ben, Dinçer ve yeğenim İlke, biz yolumuza devam ettik. Ayı bölgesine geldik :))) Burası Ayı bölgesidir...tabela var. 'Ayılar kışın kış uykusunda çocuklar! Yürümeye devam!' dedim ama tedirgin ettiler beni. Ya Türkiye'deki ayılar uyumuyorsa? Biraz daha yürüdük..epey yürüdük. Kuzuyaylasına yaklaşmışızdır bile..geri dönelim dedim. Hava soğudu..güneş kayboldu. Hızlı adımlarla dönüş yolunu çevirdik kendimizi. Sinir oldum.

Kısa tatilimize gelince: Harikaydı, muhteşemdi, dinlendik, çocuklar kardan çıkmadı, kıyafetlerin hepsi sırılsıklam oldu, eşimle yıldızları izledik :) gidiş ve dönüş yolunda ufak aksilikler yaşadık Karavan'la ilgili ama sorun yaratmadı, neşemiz yerindeydi :)



























sevgilerimle :)))