Kuzey kutbunun hep üstündesin, pusulam seni gösterir her zaman. Hey ya hey ya heya hey, o hey. Ağaçlar Kuleli Şatolara dönüşür.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Roseone'dan gelen Kartpostalım:))

İki hafta önce sevgili Ece'nin (Sade Kahve) http://sadekahveblog.blogspot.com/2012/11/yl-bas-icin-kartposttal-etkinligini.html Kartpostal Etkinliğine katılmıştım.

Roseone ile eşleşmiştim:) http://1g-l.blogspot.com/ kargom bugün geldi:)


Birgül arkadaşımın benim için hazırlamış olduğu el emeği hediyeleri...hepsi birbirinden güzel keçe çalışmaları:)

                                                     
                                       çok güzel:) kardan adam ve kar taneleri






                            en küçük oğluma Birgül'den sürpriz hediye! Araba anahtarlık:)


                                            el yapımı kitap ayraçlarım:)



Birgülcüm el becerilerine bayıldım, kalbini yansıtmışsın:) hediyelerin için çok teşekkür ederim:)

Güzel bir etkinlikti Ece:)

Ben de hediyelerimi bugün tamamladım, pazartesi gününü bekliyorum:)

blog arkadaşlarım: sizi seviyorum:)

sevgilerimle





27 Aralık 2012 Perşembe

Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı...



 Dün sabah babamı ziyarete gittik. Ayvalık Mezarlığına....Dikkatimi ilk çeken şey doğal yeşillenmeydi! Mezarlıklarımız yonca yapraklarıyla örtülülüydü, yerlerde de labadalar vardı. Ve ağaçlar...iyi ki dinimizde kabristan'a ağaç dikmek büyük sevaplardan sayılıyor, bu bile beni gülümsetmeye yetti:) babamla vedaşlaştıktan sonra yürüyüş yapmak istedim...Geçen ziyaretimde oralarda bir manastır görmüştüm...saat'e baktım 09.30..Polatın okuldan gelmesine de daha 4 saat var:) Haydi Manastıra o zaman:))  Eşim, ben ve Yavuz yola koyulduk..(tarihi yerleri seviyorum)




düz yolda yürünür mü hiç:) illa duvarın üstünde yürüyecek! Yeni bir huy edindi...fotoğraf çektirmeyi sevmiyor küçük beyefendi:) 







Manastır kahvaltı yaptık:) Tüm yiyecekler Manastır'la başlıyor..manastır tost, manastır spagetti, manastır vs. vs.:)) Mükemmel servisi, temizliği, canayakın ve güleryüzlü personeli ile beğenimi kazandılar. Çaylarımızı yudumlarken Manastır hakkında da bilgi edindik. Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı ilkin 457 yılında inşaa edilmiş. Depremler ve savaşlar, manastırın bir çok kez tekrardan yapılmasını gerekli kılmış. (En büyük sebebi de sur dışında kalmasıdır diye düşünüyorum)  Ne kadar tahribata uğrasa da Osmanlı tarafından yine ihya edilmiş. Daha detaylı bilgileri bu linkten okuyabilirsiniz :  http://www.ktarih.com/?p=197.1800 yıllarında Ayasofyanın en güzel taşlarıyla buranın yürüme yolu yapılmış. Ermeni ve Rumlar arasında manastırı ele geçirmek için ciddi mücadeleler yaşanmış. Çözümü, dönemin Valide Sultanı bulmuş. Her iki taraftan kimseyi kırmamak için, birer horoz getirmelerini ve dövüştürmelerini söylemiş:) Rumlar kazanmış.


Yunanca yazının üzerinde horozları görebilirsiniz..






Karamanlı hristiyanlara ait mezar taşları yer döşemesi olarak kullanılıyor.





Karşınızda gördüğünüz pencere aslında bir tünel, uzantısı Ayasofya'ya kadar gidiyormuş



Ayazma (kutsal su) 


Şu görmüş olduğunuz balığın da hikayesi var.

Türkler İstanbul'u kuşattığı sırada manastırda bir rahip balık kızartıyormuş. Başka bir rahip yanına gelip, 'İstanbul düştü' deyince, rahip 'Şu tavadaki balıklar canlanmadan buna inanmam!' demiş. O anda balıklar tavadan zıplayıp suda yüzmeye başlamışlar:) diğer balığı göremedim.

Ayazma ile ilgili bir diğer rivayette:

457 yılında, soylu bir aileden gelmeyen General Leon, gözleri görmeyen yaşlı bir adamla karşılaşmış. Adamcağız su istemiş Leon'dan. Tabiki ne kuyu var ne su..Yaşlı adam Leon'a asayı yere vurmasını önermiş. Leon asayı yere vurur vurmaz su fıskırmış. Yaşlı adamın gözleri de iyileşmiş ve demişki: Bir gün buranın kralı sen olacaksın ve Ayasofya'da taç giyeceksin. 
Ve Leon Kral olmuş. 






















Manastır hala faal durumda. Yurtdışından gelen rahibelere ev sahipliği yapıyor. 

sevgilerimle:)